Amed Sağlık Platformu: Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor

Sağlık 14.03.2024 - 15:56, Güncelleme: 14.03.2024 - 15:56
 

Amed Sağlık Platformu: Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor

Amed Sağlık Platformu, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle basın açıklaması yaptı.
Fotoğraf: Amed Sağlık Platformu   Asopress - Amed Sağlık Platformu, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık alanındaki sorunlara ve çözüm önerilerine dair bir basın açıklaması yaptı.   Basın açıklaması metnini Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan okudu. Turan, “Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor” açıklamasında bulundu. Platformun Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde yaptığı açıklamasının tam metni:   14 MART SAĞLIK HAFTASINI MÜCADELE İLE BAYRAMA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ! Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, Sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacı ile faturanın sağlık emekçilerine kesilmesine karşı, Tıp Bayramının 105. Yıldönümünde de 14 Mart Haftasında mücadeleye devam ediyoruz. 14 Mart’lar Bayrama dönüşsün diye Sağlık Mücadele Haftası diyoruz. Çünkü Uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart. Pandeminin başından beri “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” diyenlerin mücadele haftasıdır 14 Mart. Önlenebilir bir hastalık (covıd-19) nedeniyle, sağlam olmadığı için depremde yıkılan sağlık kurumlarında yüzlerce arkadaşını yitiren “yaşam hakkı” yok sayılanların haftasıdır 14 Mart. En temel insan hakkı olan “sağlık hakkı” için halkın sağlığı, emeğimin hakkı diyenlerin haftasıdır 14 Mart. İhtiyaç olduğunda kahraman ilan edilip alkışlatılan, sonrasında değersizleştirilenlerin haftasıdır 14 Mart. Toplu sözleşmelerle mali, sosyal, özlük hakları iyileştirilmeyen, çalışma koşulları daha da ağırlaştırılan, iş barışı bozulanların haftasıdır 14 Mart. Enflasyonun, verginin yükünün altında ezdirilen, sadaka gibi zamlara muhtaç edildikçe yoksullaşanların; insanca yaşayacak meslek riskini karşılayacak, emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üstünde OECD ülkeleri standartlarında temel ücret diye iş bırakanların, eylem örgütleyenlerin haftasıdır 14 Mart. 36 saat nöbet tuttuktan sonra evine giderken araç başında uyuyakalan Rümeysa Şen’in kutlayamadığı Tıp Bayramıdır 14 Mart. Melike ve Mustafa gibi angaryaya, psikolojik şiddete, değersizleştirmeye daha fazla dayanamayıp intihara sürüklenen hekimlerin, hemşirelerin, anestezi teknikerlerinin yardım çığlığıdır 14 Mart. Sağlık ekibinin ekip ruhunu, ortak mücadelesini ve dayanışmasını bozmaya çalışanlara inat, bir olanların, birlik olanların haftasıdır 14 Mart. Önce insan, sonra sağlık emekçisi olan, emeğinin hakkını alamayan, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, 24 saat yüreği ağzında, yükü sırtında, liyakati iki dudak arasında, güvenliği takdiri ilahiye havale 112’cinin haftasıdır 14 Mart. Atama bekleyen yüzbinlerce sağlık meslek mensubu varken atama yapmayan, OECD ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak yerine Sahra ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak için çaba harcayan sağlık yöneticilerin iş yükü ve angaryayla tükettiği, ülke dışına göç ettirdiği sağlık emekçilerinin haftasıdır 14 Mart. Mali, idari ve bilimsel özerkliği Sağlık Bakanlığı tarafından adeta kuşatılmış, İflasın eşiğine getirilen üniversite hastanelerinde borç batağından çıkmak için, hakları olan Covid-19 ek ödemelerini bile borç ödemek için kullanan yöneticilere karşı, meslek etiği, bilimsel, özerk nitelikli eğitim için mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart. Nöbete giderken bırakacak yeri olmayan çocuklarını komşusuna emanet edip, nöbet ertesinde çıkan yangında onların yanmış bedenlerinin kokusunu sineye çeken sağlık emekçisi Fatma hemşire ve eşinin dinmeyen evlat acısıdır 14 Mart. Cumhurbaşkanı tarafından sağlık emekçilerinin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan “gidiyorsa gitsinler” söylemine karşı “susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” diyerek mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını açıklamalarımızla, eylemlerimizle, defalarca hatırlattık. Sağlık emekçilerinin bu haklı talepleri dinlemek ve anlamak yerine mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır. Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor. Bu sağlık sisteminden emekçilerde halkta memnun değil diyoruz. “reform-dönüşüm” dedikleri şey hasta muayene sayıları ile övünmek olmuştur. Bu reformun pandemide cilası döküldü. Depremde enkaz altında kaldı. O yüzden bu sistem değişmelidir. Değiştireceğiz diyoruz 14 Mart Sağlık Haftasını, “Bayram” olarak kutlayabilmek için bu yıl da açıklamalar, eylemler yapıyoruz. Aşağıda yer alan taleplerimiz; halkımızın nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti alması için gerekli talepler olup, halkımızın mağdur edilmemesi ve hak ettikleri sağlık hizmetini alabilmeleri için halkın bir parçası olan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin en acil talepleri derhal karşılanmalıdır. Taleplerimiz; Performans, ek ödeme, teşvik değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın. Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 120 gün üzerinden tam olarak uygulansın. Yapılan ek gösterge düzenlenmesi yetersiz kalmıştır. Talebimiz olan 3600’den 7600 a kadar kademeli ek gösterge uygulansın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalara,  sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin. TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalı, mobbing ve baskılar son bulmalıdır. Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir. Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın. Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeter. Katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçen kamu sağlık kurumlarına aktarılmalıdır. Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler ve temsil edildikleri kurumlar aracılığıyla süreçlere dâhil olsun. Sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Sağlık emekçilerinin dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır. . Vergide adalet istiyoruz! Enflasyon farkı ile verilen maaşın ilk aylarında adaletsiz vergi oranlarıyla erimesini kabul etmiyoruz. Vergi dilimi üst sınırı %15 olmalıdır. Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin çaresizliği acil servislerde giderilmeye çalışılmaktadır. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemeli, işlemeyen randevu sitemi düzenlenmelidir. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlanmalı. . Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde bir sağlık sistemi inşa edilmelidir. Sağlık emekçilerine bir baskı aracı olarak kullanılan disiplin ve maaş kesintisi ile ikili ceza uygulamalarından vazgeçilsin. Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmesi kriterlere uyanlar arasında o kurumlarda çalışan emekçilerin oyu ile gerçekleşsin.
Amed Sağlık Platformu, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle basın açıklaması yaptı.

Fotoğraf: Amed Sağlık Platformu

 

Asopress - Amed Sağlık Platformu, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık alanındaki sorunlara ve çözüm önerilerine dair bir basın açıklaması yaptı.

 

Basın açıklaması metnini Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan okudu. Turan, “Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor” açıklamasında bulundu.

Platformun Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde yaptığı açıklamasının tam metni:

 

14 MART SAĞLIK HAFTASINI MÜCADELE İLE BAYRAMA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ!

Sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına,

Sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine,

Performans -güvencesizlik- şiddet kıskacı ile faturanın sağlık emekçilerine kesilmesine karşı,

Tıp Bayramının 105. Yıldönümünde de 14 Mart Haftasında mücadeleye devam ediyoruz.

14 Mart’lar Bayrama dönüşsün diye Sağlık Mücadele Haftası diyoruz. Çünkü

Uzun çalışma saatleri, iş yükü, mobbing ve angarya gibi modern kölelik çalışma koşullarına isyan edenlerin, karşı duranların mücadele haftasıdır 14 Mart.

Pandeminin başından beri “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” diyenlerin mücadele haftasıdır 14 Mart.

Önlenebilir bir hastalık (covıd-19) nedeniyle, sağlam olmadığı için depremde yıkılan sağlık kurumlarında yüzlerce arkadaşını yitiren “yaşam hakkı” yok sayılanların haftasıdır 14 Mart.

En temel insan hakkı olan “sağlık hakkı” için halkın sağlığı, emeğimin hakkı diyenlerin haftasıdır 14 Mart.

İhtiyaç olduğunda kahraman ilan edilip alkışlatılan, sonrasında değersizleştirilenlerin haftasıdır 14 Mart.

Toplu sözleşmelerle mali, sosyal, özlük hakları iyileştirilmeyen, çalışma koşulları daha da ağırlaştırılan, iş barışı bozulanların haftasıdır 14 Mart.

Enflasyonun, verginin yükünün altında ezdirilen, sadaka gibi zamlara muhtaç edildikçe yoksullaşanların; insanca yaşayacak meslek riskini karşılayacak, emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üstünde OECD ülkeleri standartlarında temel ücret diye iş bırakanların, eylem örgütleyenlerin haftasıdır 14 Mart.

36 saat nöbet tuttuktan sonra evine giderken araç başında uyuyakalan Rümeysa Şen’in kutlayamadığı Tıp Bayramıdır 14 Mart.

Melike ve Mustafa gibi angaryaya, psikolojik şiddete, değersizleştirmeye daha fazla dayanamayıp intihara sürüklenen hekimlerin, hemşirelerin, anestezi teknikerlerinin yardım çığlığıdır 14 Mart.

Sağlık ekibinin ekip ruhunu, ortak mücadelesini ve dayanışmasını bozmaya çalışanlara inat, bir olanların, birlik olanların haftasıdır 14 Mart.

Önce insan, sonra sağlık emekçisi olan, emeğinin hakkını alamayan, şiddetin her türlüsüne maruz kalan, 24 saat yüreği ağzında, yükü sırtında, liyakati iki dudak arasında, güvenliği takdiri ilahiye havale 112’cinin haftasıdır 14 Mart.

Atama bekleyen yüzbinlerce sağlık meslek mensubu varken atama yapmayan, OECD ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak yerine Sahra ülkelerinin istihdam ortalamalarını yakalamak için çaba harcayan sağlık yöneticilerin iş yükü ve angaryayla tükettiği, ülke dışına göç ettirdiği sağlık emekçilerinin haftasıdır 14 Mart.

Mali, idari ve bilimsel özerkliği Sağlık Bakanlığı tarafından adeta kuşatılmış, İflasın eşiğine getirilen üniversite hastanelerinde borç batağından çıkmak için, hakları olan Covid-19 ek ödemelerini bile borç ödemek için kullanan yöneticilere karşı, meslek etiği, bilimsel, özerk nitelikli eğitim için mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart.

Nöbete giderken bırakacak yeri olmayan çocuklarını komşusuna emanet edip, nöbet ertesinde çıkan yangında onların yanmış bedenlerinin kokusunu sineye çeken sağlık emekçisi Fatma hemşire ve eşinin dinmeyen evlat acısıdır 14 Mart.

Cumhurbaşkanı tarafından sağlık emekçilerinin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan “gidiyorsa gitsinler” söylemine karşı “susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” diyerek mücadele edenlerin haftasıdır 14 Mart.

Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını açıklamalarımızla, eylemlerimizle, defalarca hatırlattık.

Sağlık emekçilerinin bu haklı talepleri dinlemek ve anlamak yerine mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır. Torbalara sıkıştırılan yasal düzenlemeler ile sağlık ortamı kaosa sürüklenmeye devam ediliyor. Bu sağlık sisteminden emekçilerde halkta memnun değil diyoruz. “reform-dönüşüm” dedikleri şey hasta muayene sayıları ile övünmek olmuştur. Bu reformun pandemide cilası döküldü. Depremde enkaz altında kaldı. O yüzden bu sistem değişmelidir. Değiştireceğiz diyoruz

14 Mart Sağlık Haftasını, “Bayram” olarak kutlayabilmek için bu yıl da açıklamalar, eylemler yapıyoruz.

Aşağıda yer alan taleplerimiz; halkımızın nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti alması için gerekli talepler olup, halkımızın mağdur edilmemesi ve hak ettikleri sağlık hizmetini alabilmeleri için halkın bir parçası olan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin en acil talepleri derhal karşılanmalıdır.

Taleplerimiz;

  • Performans, ek ödeme, teşvik değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın.
  • Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın.
  • Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 120 gün üzerinden tam olarak uygulansın.
  • Yapılan ek gösterge düzenlenmesi yetersiz kalmıştır. Talebimiz olan 3600’den 7600 a kadar kademeli ek gösterge uygulansın.
  • OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın.
  • Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
  • Liyakatsiz atamalara,  sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.
  • TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalı, mobbing ve baskılar son bulmalıdır.
  • Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir.
  • Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
  • Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeter. Katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçen kamu sağlık kurumlarına aktarılmalıdır.
  • Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler ve temsil edildikleri kurumlar aracılığıyla süreçlere dâhil olsun.
  • Sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Sağlık emekçilerinin dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır.
  • . Vergide adalet istiyoruz! Enflasyon farkı ile verilen maaşın ilk aylarında adaletsiz vergi oranlarıyla erimesini kabul etmiyoruz. Vergi dilimi üst sınırı %15 olmalıdır.
  • Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin çaresizliği acil servislerde giderilmeye çalışılmaktadır. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemeli, işlemeyen randevu sitemi düzenlenmelidir.
  • Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlanmalı. . Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılmış, parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve anadilinde bir sağlık sistemi inşa edilmelidir.
  • Sağlık emekçilerine bir baskı aracı olarak kullanılan disiplin ve maaş kesintisi ile ikili ceza uygulamalarından vazgeçilsin.
  • Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmesi kriterlere uyanlar arasında o kurumlarda çalışan emekçilerin oyu ile gerçekleşsin.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve asopress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.