Batman Tabip Odası: Anadilde sağlık hizmet hakkı için mücadeleye devam edeceğiz

Asopress – Batman’da Eczacılar Odası’nda iki gün sürecek olan Batman Tabip Odası’nın 12’nci Genel Kurulu’nun ilk günü sona erdi.  BTO’nun 12’nci Genel Kurulu sağlıkta yaşamlarını yitiren hekimler ve sağlık emekçileri için yapılan saygı duruşu ile başladı. KESK’e bağlı sendikalar, DEM Parti Batman İl Eşbaşkanları, Batman Barosu ve İnsan Hakları Derneği Batman Şube temsilcilerinin katıldığı genel kurul, divan seçimi ile devam etti. Divan seçiminin ardından BTO Başkanı Dr. Sertaç Adıgüzel açılış konuşmasını yaptı. Hekimlerin yaşadığı zorluklara değinen Adıgüzel, “Hekimlik değerlerine ve anadilinde sağlık hizmeti hakkı için mücadeleye devam edeceğiz” mesajını verdi.  ‘BÖLGEMİZ DENEK TAHTASINA ÇEVRİLDİ’ Genel kurullarına destek verenleri selamlayarak konuşmasına başlayan Adıgüzel, demokratik katılımcılık, yatay eksenli ilişkilenme ve karar alma mekanizmalarını kapitalist moderniteden alınan tüm devletçi kodlara rağmen inatla uygulamaya çalıştıklarını vurgulayarak konuşmasına devam etti.  Yönetim kurullarında yaşadıkları en zorlayıcı ve travmatik olayın 6 Şubat depremleri olduğunu ifade eden Adıgüzel “Şubat depremleri sonrasında gerek kent il kriz koordinasyonunda gerekse de TTB ve SES bünyesinde deprem bölgesindeki saha çalışmalarında tüm özverimiz ile yer almaya çalıştık. Buradan emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. İçinden geçtiğimiz süreç dünyada çoklu krizlerin, ekolojik felaketlerin ve antidemokratik otoriter yönetimlerin yükselişte olduğu bir süreç. Türkiye de bu paydan nasibini almış ve 2014 yılında karar alınan çöktürme planı ile özellikle Kürdistan coğrafyasında faşizan bir yönelime gireceğini ilan etmiştir. Sonrasında çözüm sürecinin sonlandırılması, Kürt sorununa yaklaşımda savaş politikalarına yönelmek, kayyum uygulamaları, KHK’ler, gizli tanıklar baz alınarak açılan hukuk dışı davalar, fişlemeler, bölgemizin faşizan denemelerin denek tahtası haline geldiğinin göstergesiydi” diye konuştu.  KAYYUM SAF DIŞI EDİLDİ Faşizmin kurumsallaşma aşamalarında toplumsal mücadele hattında ele geçiremediği son kurumlar meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri olduğuna dikkat çeken Adıgüzel, “Bu minvalde demokratik kitle örgütleri ya kapatılmakla tehdit edildi, ya da alternatifleri kurularak toplumsal ve mesleki mücadele tarihi hattı zayıflatılmaya, yedeklenmeye çalışıldı. Görev yaptığımız süre boyunca kuşkusuz 6 Şubat depremlerinden sonra en çok meşgul olduğumuz konu Merkez Konseyi Başkanımız Şebnem Korur Fincancı’nın şahsından yola çıkarak merkezi yapılanmamıza dönük yıpratma, linç girişimleri oldu. Linç kampanyasını kendi tabanında örgütleyen AKP-MHP-Ergenekon ittifakı sonunda Merkez Konseyimize kayyum atayarak toplumsal muhalefetin önemli aktörü olan TTB’yi de saf dışı etmeye çalışmıştır. Gerek yerellerdeki tabip odalarının gerek demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin ve toplumsal mücadele hattından bir çok kurumun sahiplenmesi sonucu kayyum uygulaması, mahkemede alınan kararın gerekçeli kararının açıklanmaması sonucu, pratikte uygulanamamış oldu” diye konuştu.  ANADİLDE SAĞLIK HAKKI Adıgüzel ardından anadilde sağlık hakkına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Eşitsizliklerin kuşkusuz en büyüğü bölgemiz açısından anadilinde sağlık hakkından faydalanamamaktır. Hekim - hasta ilişkisinde güven yaratan hem koruyucu hizmetlerde hem de hastalık halinde tanı koyma sürecinde en önemli adımın hastayı dinlemek olduğunu tüm bilimsel tıp kitapları belirtirken, çok kültürlü bölgemizde anadili Türkçe olmayan Kürt, Arap, Süryani halkları yaşamsal öneme sahip durumlarda kendilerini ifade edememekte ve mağduriyet yaşamaktadır. Bu duruma kısmi çözüm niteliğinde olabilecek tercüman uygulaması dahi Kürtçe için uygulanmamaktadır. Kaldı ki tercüman uygulaması hasta mahremiyetine zarar verici yönüyle kalıcı bir çözüm değildir. Bilimin rehberliğinde iyi hekimlik değerlerine, mesleki bağımsızlık ve saygınlığımıza sahip çıkarak, sağlıkta şiddete karşı tavizsiz duruşumuzu sürdürüp, toplumun sağlıklı yaşam hakkı ile eşit, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde sağlık hizmeti hakkı için mücadeleye devam edeceğiz.”
Ekleme Tarihi: 04.05.2024 - 15:56

Batman Tabip Odası: Anadilde sağlık hizmet hakkı için mücadeleye devam edeceğiz

Batman Tabip Odası (BTO) 12’nci Genel Kurulu’nda konuşan BTO Başkanı Dr. Sertaç Adıgüzel, “Hekimlik değerlerine ve anadilinde sağlık hizmeti hakkı için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Asopress – Batman’da Eczacılar Odası’nda iki gün sürecek olan Batman Tabip Odası’nın 12’nci Genel Kurulu’nun ilk günü sona erdi. 

BTO’nun 12’nci Genel Kurulu sağlıkta yaşamlarını yitiren hekimler ve sağlık emekçileri için yapılan saygı duruşu ile başladı. KESK’e bağlı sendikalar, DEM Parti Batman İl Eşbaşkanları, Batman Barosu ve İnsan Hakları Derneği Batman Şube temsilcilerinin katıldığı genel kurul, divan seçimi ile devam etti. Divan seçiminin ardından BTO Başkanı Dr. Sertaç Adıgüzel açılış konuşmasını yaptı. Hekimlerin yaşadığı zorluklara değinen Adıgüzel, “Hekimlik değerlerine ve anadilinde sağlık hizmeti hakkı için mücadeleye devam edeceğiz” mesajını verdi. 

‘BÖLGEMİZ DENEK TAHTASINA ÇEVRİLDİ’

Genel kurullarına destek verenleri selamlayarak konuşmasına başlayan Adıgüzel, demokratik katılımcılık, yatay eksenli ilişkilenme ve karar alma mekanizmalarını kapitalist moderniteden alınan tüm devletçi kodlara rağmen inatla uygulamaya çalıştıklarını vurgulayarak konuşmasına devam etti.  Yönetim kurullarında yaşadıkları en zorlayıcı ve travmatik olayın 6 Şubat depremleri olduğunu ifade eden Adıgüzel “Şubat depremleri sonrasında gerek kent il kriz koordinasyonunda gerekse de TTB ve SES bünyesinde deprem bölgesindeki saha çalışmalarında tüm özverimiz ile yer almaya çalıştık. Buradan emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. İçinden geçtiğimiz süreç dünyada çoklu krizlerin, ekolojik felaketlerin ve antidemokratik otoriter yönetimlerin yükselişte olduğu bir süreç. Türkiye de bu paydan nasibini almış ve 2014 yılında karar alınan çöktürme planı ile özellikle Kürdistan coğrafyasında faşizan bir yönelime gireceğini ilan etmiştir. Sonrasında çözüm sürecinin sonlandırılması, Kürt sorununa yaklaşımda savaş politikalarına yönelmek, kayyum uygulamaları, KHK’ler, gizli tanıklar baz alınarak açılan hukuk dışı davalar, fişlemeler, bölgemizin faşizan denemelerin denek tahtası haline geldiğinin göstergesiydi” diye konuştu. 


KAYYUM SAF DIŞI EDİLDİ

Faşizmin kurumsallaşma aşamalarında toplumsal mücadele hattında ele geçiremediği son kurumlar meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri olduğuna dikkat çeken Adıgüzel, “Bu minvalde demokratik kitle örgütleri ya kapatılmakla tehdit edildi, ya da alternatifleri kurularak toplumsal ve mesleki mücadele tarihi hattı zayıflatılmaya, yedeklenmeye çalışıldı. Görev yaptığımız süre boyunca kuşkusuz 6 Şubat depremlerinden sonra en çok meşgul olduğumuz konu Merkez Konseyi Başkanımız Şebnem Korur Fincancı’nın şahsından yola çıkarak merkezi yapılanmamıza dönük yıpratma, linç girişimleri oldu. Linç kampanyasını kendi tabanında örgütleyen AKP-MHP-Ergenekon ittifakı sonunda Merkez Konseyimize kayyum atayarak toplumsal muhalefetin önemli aktörü olan TTB’yi de saf dışı etmeye çalışmıştır. Gerek yerellerdeki tabip odalarının gerek demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin ve toplumsal mücadele hattından bir çok kurumun sahiplenmesi sonucu kayyum uygulaması, mahkemede alınan kararın gerekçeli kararının açıklanmaması sonucu, pratikte uygulanamamış oldu” diye konuştu. 

ANADİLDE SAĞLIK HAKKI

Adıgüzel ardından anadilde sağlık hakkına dikkat çekerek şöyle devam etti: “Eşitsizliklerin kuşkusuz en büyüğü bölgemiz açısından anadilinde sağlık hakkından faydalanamamaktır. Hekim - hasta ilişkisinde güven yaratan hem koruyucu hizmetlerde hem de hastalık halinde tanı koyma sürecinde en önemli adımın hastayı dinlemek olduğunu tüm bilimsel tıp kitapları belirtirken, çok kültürlü bölgemizde anadili Türkçe olmayan Kürt, Arap, Süryani halkları yaşamsal öneme sahip durumlarda kendilerini ifade edememekte ve mağduriyet yaşamaktadır. Bu duruma kısmi çözüm niteliğinde olabilecek tercüman uygulaması dahi Kürtçe için uygulanmamaktadır. Kaldı ki tercüman uygulaması hasta mahremiyetine zarar verici yönüyle kalıcı bir çözüm değildir. Bilimin rehberliğinde iyi hekimlik değerlerine, mesleki bağımsızlık ve saygınlığımıza sahip çıkarak, sağlıkta şiddete karşı tavizsiz duruşumuzu sürdürüp, toplumun sağlıklı yaşam hakkı ile eşit, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde sağlık hizmeti hakkı için mücadeleye devam edeceğiz.”

Albüme ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve asopress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.