Üç dilli kentin newrozu

Aso Press Metin Yoksu - Arapça, Kürtçe ve Türkçe konuşulan üç dilli kent Siirt'te newroz yediden yetmişe çoşkuyla kutlandı. Barış Mahallesi'nde bulunan newroz alanına girişlerde 18 yaşından küçüklere dahi kimlik sorulduğu ve GBT kontrolü yapılmadan kimsenin özgürce giremediği alanı binlerce kişi doldurdu.

Newrozun kutlandığı yer olan alana GBT kontrolü yapılmadan girilmezken, geçmişten bu yana DEM Parti'nin ve onun geleneği olan siyasi partinin en yüksek oyu aldığı Barış Mahallesi'nde hizmet verilmediğini alandaki çamurlardan anlayabiliyoruz.

Alana girer girmez sahneden alanın en uzak köşesine baktığımızda elinde bayrakları ile beyaz tülbentlileri görüyoruz. 1990'lı yılların direngen newrozlarını yaşayanlar bugünün newrozlarını kutlayan gençleri izliyor. Kendileri de kutlamadan geri kalmadan. Orta yaşlılar ve 50 yaş üstü Siirtliler ile görüştüğümde biri "Biz çok newroz gördük bu da bize gençliğimizi hatırlattı" diyor.

Birden o gençler Selahattin Demirtaş'ın sözlerinin ve fotoğrafının yer aldığı "Biz milyonlarız sen tek başınasın" yazılı pankartı açıyor. Açmak bir yana onu hem sahneye taşıyor hem de alanda elden ele dolaştırıyor. Ve dakikalar ilerliyor. Newroz Kürtler için bayram olduğu kadar direnişin de sembolü. Ve alan hınca hınç dolduğunda anlıyoruz ki bu yıl newroz kitlesi ile değil çoşkusuyla var oluyor. Her ne kadar önceki yıllara göre daha da kitlesek olsa da...

Saatler ilerledikçe, ara ara müzikler uzun uzun da siyasi konuşmalar yapılıyor. Herkes sabırsız. Alanın yarısından fazlası 18 ila 25 yaş arasında bir genç kitle var. Herkesin içi kıpır kıpır. Araplar ve Kürtler bir olmuş alanı doldurmuş. Koçerler, Botiler, Toriler, Bamerdliler, Ciwanikiler herkes en güzel kıyafetlerini giyip gelmiş newroz ve saatler yaklaştı geceden ıslanan odunlar ateşe verildi.

Binlerce yıldır sönmeyen ateşin yeniden harlanmasıyla kıştan kalma montlar ateşe atılmaya başlandı. Herkes ölü toprağını üzerinden atarcasına doyasıya eğlenmeye başladı. Dillerde devrim şarkıları...

Sahneyi Cevdet Bağca aldığında gençler iyice çoşuyor.

Özellikle de Cevdet Bağca'nın "Ben seni yasaklarda sevdim" şarkısına binlerce kişi aynı anda eşlik ediyor. Nasıl etmesin yasaklı sevdalar yaşadı bu şehir! Botan'ın dili olsa da konuşsa... Botan'ın dilini dahi kopardılar. Newroz alanının hemen 5 kilometre yukarısında gürül gürül akan Botan artık Hasankeyf'i su altında bırakan baraj sularına gömülü. Her şeye rağmen heybetli dağları İskenderin ordusuna geçit vermeyen Botan tüm heybetli dağları yerinde duruyor.

Nerden mi anlaşılıyor! Newrozu kutlamaya gelenlerin büyük çoğunluğundan, gençlerin sarı kırmızı yeşil renkli yüzlerinden ve kızıl yıldızlı şapkalarından...

Ulusal kıyafetlerin renklerin dolduğu alanda tek eksik yüz yıl önce buradan sürülüp öldürülen Keldaniler ve Ermeniler yok! Botan'ın esas sahipleri yerinden yurdundan edilenler bugün mezar yerleri dahi su altında...

Newroz konuşulacak elbet yaşanacak. Hafızasıyla birlikte unutulmadan o yüzden anmak direnmenin bir parçası olduğu unutulmadan...

Dönelim newroza yeniden.

Siirtliler görkemli Diyarbakır newrozunun arefesinde, ramazan ayında ve meteorolojinin tüm sağanak yağış olacak duyurularına rağmen gülüşünü saklamadan hoyratça savurdu diyebiliriz.

Kızıl yıldızlı şapkaları...

Engellenmeye çalışılmasına rağmen V For Vandette maskeleri ile...

Herkes gibi biz de newroz alanından dağılırken bir küçük kız çocuğu yanaşıyor. "Abi parayla mı fotoğraf çekiyorsunuz?" diye sorup daha cevabı beklemeden "Benim de bir fotoğrafımı çeker misiniz?" demesi kentin sınıfsal yapısına adeta işaret ediyor. Neden etmesin değil mi? Daha önce defalarca haber yaptık bu şehirde asgari ücretli çalışmak zenginlik olarak sayılıyor. Aylık 5 bin TL'ye çalışan insanlar var. Newrozu bu kadar çoşkuyla yaşamak belki de en çok Siirtli gençlerin hakkıdır kim bilir değil mi!