JİTEM'in 'Biz Öldürdük' AYM'nin 'Halen Yaşıyor' Dediği Gazetecinin 30 Yıldır Akıbeti Bilinmiyor
Aso Press - Faili meçhul cinayetlerin ve gözaltında kayıpların en yoğun olduğu 1990'lı yılların ortasında 1994 yılında Özgür Gündem Gazetesi'nin Urfa bürosunda üç kez ısrarla gelen telefonda biraz telaşlı ama ikna edici ses tonuyla "Çok önemli bir haber var, mutlaka ama mutlaka biriniz gelsin" diyerek telefonu kapattı. Arayan Anadolu Ajansı(AA)'nın Siverek ilçe temsilcisi Murat Yoğunlu'ydu. Israrlı telefonların ardından görev dağılımı yapıldı ve Kürt kentlerinde adeta habere gitmenin kıstasını belirleyen cümleler Nazım Babaoğlu'nun dudaklarından döküldü: "Ben Siverekliyim. Benim gitmem daha güvenli ve iyi olur. Ben gideyim" dedi.
Çalışma arkadaşlarının uyarıları sonrası Babaoğlu yola koyuldu. Dikkatli ol uyarıları boşuna değildi! Daha bir yıl önce gazetenin Urfa Büro Şefi Kemal Kılıç katledilmişti. Duvarda dahi onun fotoğrafı asılıydı.
Babaoğlu, meslektaşı Fuat Karataş ile birlikte çıktığı ofisten arkadaşının uğurlaması sonrası Urfa Siverek dolmuşuna bindi. Vedalaşırken "Akşama görüşürüz" dediler ve aradan 30 yıl geçmesine rağmen bir daha görüşemediler!
Bucak aşiretinin Kürtlere yönelik saldırılarının da en yoğun olduğu yıllardı. JİTEM'e çalışan aşiret liderleri Babaoğlu'nun da akıbetinin bugüne kadar ortaya çıkmasının da baş sorumluları araasında yer alıyor.
Mehmet Ağar'ın desteği ile Bucak aşiretine otomatik silahların verildiği ve güçlendirildiği yıllardı. Babaoğlu'da Bucak korucularına ilişkin haber için Siverek'e gitmişti.
Hava kararmasının ardından Babaoğlu'ndan haber alamayan arkadaşları onu aramaya başladı. Büroya telefon açan AA muhabirinin de emniyette olduğu bilgisine ulaşan meslektaşları aynı günün gecesi 23.00 sıralarında gazete çalışanlarıyla görüşen Urfa Terörle Mücadele Şube Müdürü, "Kayıp konusunu araştırdıklarını ve Murat Yoğunlu'nun da evinde olduğunu" ısrarla iddia ediyordu. Oysa o saatlerde Murat Yoğunlu babasıyla görüşen Özgür Gündem çalışanları, "Murat Yoğunlu'dan da haber alınamadığı" bilgisine ulaşmıştı. Ve Murat Yoğunlu bir gün sonra Siverek Emniyet'inde sağ salim ortaya çıktı.
Kimse kayıp olan Babaoğlu'nun akıbetini bilmiyor ya da açıklamak istemiyordu. Emniyet ve resmi kurumlar Babaoğlu'nun Siverek'e dahi gelmediğini iddia ediyordu. Oysaki olaydan bir süre sonra adlarının açıklanmaması koşuluyla konuşan tanıklar gazete yetkililerine; "Nazım'ı Siverek'te gördüm...", "Belediyeye giderken gördüm...", "Uzun boylu gözlüklü biri Bucak korucuları tarafından bir arabaya bindirildi, gördüm..." ifadelerini kullandılar. En son Bucak'ın korucuları ile görüldü!
1993’te Urfa'da JİTEM için çalışan Aydın Sevinç, 2011 yılında Erzurum Cezaevi’nde Urfa Barosu'na gönderdiği faksta, 1994’te Nazım Babaoğlu’nun kaçırıldığını, öldürüldüğünü ve gömüldüğünü itiraf etti. Bunun üzerine harekete geçen İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi yetkilileri, Sevinç ile görüşmek için Erzurum’a gitti, ancak görüşme gerçekleşmedi.
Nazım’ın ağabeyi Cemal Babaolu, kardeşinin kayıp edilmesinden iki yıl sonra babasını tehdit eden emniyetten kişiyi televizyonda görüp tespit etmişti. Babasının televizyonda gördüğü kişi Abdullah Çatlı'ydı! Baba verdiği ifade ve röportajlarda “Abdullah Çatlı kırmızı bültenle aranan, Bahçelievler Katliamı’nda 7 kez idam cezası almış biri ama burada TEM Şube’ye elini kolunu sallayarak girebiliyordu ve Kürdistan’da faaliyetlerine devam ediyordu” ifadelerini kullanılmıştı.
Tüm tanık ve itiraflara rağmen Nazım Babaoğlu’yla ilgili dosyada etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen gazeteci Babaoğlu'nun akıbeti bilinmiyor. Yürütülen soruşturma 2014 yılında zaman aşımına uğradı. AYM yapılan başvuru da sonuçsuz kaldı. AYM'ye göre Babaoğlu nüfus kayıt incelemesinde halen yaşadığını öne sürüp yaşam hakkı olmadığına hükmetti!
Haber Merkezi