Halepçe'yi anan kayıp yakınları: Sivil nüfusa karşı yapılmış en büyük kimyasal saldırı

Aso Press - Batman'daki kayıp yakınları İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi öncülüğünde Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelerek Halepçe katliamında hayatlarını kaybedenleri andı. 


Kayıp Yakınları "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" eylemi için 624'üncü kez bir araya geldi. Bu haftaki eyleme insan hakları aktivistlerinin yanı sıra Eğitim-Sen Batman Şubesi yönetimi, DEM Parti Beşiri adayı Mehmet Akif Akın ve DEM Partililer katıldı. Açıklamayı İHD Batman Şubesi yöneticilerinden Rezan Baytar okudu. 36 yıl önce binlerce insanın katledildiği Halepçe'de hayatlarını kaybedenleri anarak sözlerine başlayan Baytar, katliamı "soykırım politikası" olarak değerlendirdi. 

Haberin Videosunu İçin linke Tıklayın
Youtube Kanalına Abone Olun

'SAVAŞ GANİMETLERİ'

Baytar, "Gökyüzü şahitliğinde, yeryüzünün Kürt coğrafyasında, göğü, yeri ve içindekileri yaratanın kitabından argümanlar kullanılarak, bu kitabın taraflarının da desteği ile Enfal suresi etrafında bir operasyon sistematiği geliştirilmiş ve bu operasyonda Kürtler kâfir gösterilerek, Kürt milletinin canlarının yok edilmesi, namuslarının talan edilmesi ve mallarının gasp edilip yok edilmesi meşru bir hak olarak gösteren fetvalar yayınlanmıştır.  Operasyonun adı “Enfal Harekâtı”ydı.  Enfal, Arapça’da “savaş ganimetleri” anlamına gelir. Ve devamında Kürdistan Bölgesi’nin Doğu Kürdistan’a sınır kenti Halepçe’de, dünya tarihinin en büyük katliamı yaşanmıştır" dedi. 

 



'KİRLİ OYUN SAHNELENDİ'

Irak-İran savaşının sonlarına gelinmesiyle 16 Mart 1988’de BAAS rejimine bağlı savaş uçakları, Halepçe kentine kimyasal bombalar yağdırdığını hatırlatan Baytar, "Atılan kimyasal bombaların sonucunda sadece Halep'çe de 5  bin insan kimyasaldan olmak üzere toplamda 200 bine yakın Kürt şehit edilmiş, 1 milyonu aşkın Kürt kendi vatanından sürülmüş, yüz binlercesi yeryüzünün herhangi bir yerine kaçmak zorunda bırakılmıştır. Halepçe’ye atılan kimyasallar ile, kirli bir oyun sahnelenmiş ve kimyasalla karıştırılmış hoş elma kokusu ile çekicilik süsü verilmişti. Her yer sessizdi, herkes hoş kokuyu almak için dışarılarda idi ve çok geçmeden bunun kimyasal olduğu anlaşılmış, ama ne çare ki; sığınılacak yer olmadığı gibi, kaçacak fırsat da kalmamıştı. Binlerce Halepçeli o gün akşama kavuşmadan bedenleri yanarak ya da boğularak can vermişti. Her yer kadın, çocuk ve erkek cesetleri ile dolmuştu. Kürtlerin tarihine yeni bir masumiyet vesikası eklenirken, onları yok etmeyi hedef edinen zalimlerinde sayfasına lanetler eklenmişti ve Kürt milleti bu acıları yaşatan zalimleri lanetlemeye devam edecek olup onları asla unutmayacaktır" ifadelerini kullandı. 

36 YIL GEÇTİ TRAJEDİ DEVAM EDİYOR

Katliamı ve saldırıları Ortadoğu'da sivil nüfusa karşı yapılmış en büyük kimyasal saldırı olarak bilindiğini vurgalayan Baytar "Ve aynı zamanda 2. Dünya Savaşında atom bombasıyla yerle bir edilen Hiroşima ve Nagasaki’den sonra en büyük katliam olarak dünya tarihindeki yerini alır. Asıl mesele tüm dünyaya Halepçe'nin bir soykırım olduğunu kabul ettirmek. Çünkü Halepçe katliamını; Saddam tek başına yapmadı dünyadan politik ve teknik anlamda destek alarak yaptılar. Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler, Avrupa dahil dünya çapında bir suç ağının işi. Bu ağı deşifre etmek aynı zamanda Halepçe'nin soykırım olduğunu dünya nezdinde kabul ettirmek gerek. Bu durum yalnızca Halepçe’lilerin değil; kendini insanlığa karşı sorumlu hisseden herkesin görevidir. Halepçe Katliamının üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen Halepçe kenti, yaralarını hala taze yaşıyor. Kimyasal saldırı sonrasında şehit aileleri, olayın tanıkları ve birbirini kaybeden aileler hala birbirini bulmuş değil" dedi 

Katliamı trajedi olarak da değerlendiren Baytar, trajedinin de Kürt milletinin yaşayarak sürdüğüne dikkat çekerek sözlerine son verdi. 

Haber Merkezi