8 Mart’ta kadınlar: Haklarımızdan, hayatlarımızdan, bedenlerimizden, kimliklerimizden, vazgeçmiyoruz

Fotoğraf: MA

 

Asopress - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla birçok kentte açıklama yapan kadınlar, eril sistemin saldırılarına karşı mücadelenin süreceği vurgusu yaptı.

 

 

DİYARBAKIR

Şiddetle Mücadele Ağı, Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamaya birçok kadın, sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Avukat Cansel Talay, 8 Mart'ın tarihi önemini vurgu yaptı. Talay, "Kadınların, dayanışma ruhuyla yalnız olmadığımızı hissettiren bunun gibi bütün bir araya gelişleri çok kıymetlidir. Nitekim bugünü özel kılan ve her yıl bugün toplanmamızın bize hatırlattığı şey dayanışmamızdan bizlere kalan mirasımızdır. Bu miras; Kadın mücadelesinin, umudun direnişle yeşerdiği ve en katı diktatörlüklerin dahi yok olmaya mahkum olduğunu haykıran bir başkaldırı olduğu inancıdır. Bu inanç ve kıvançla bütün kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarız" dedi.

Filistin'de yaşanan soykırıma, Rojava’da işlenen savaş suçlarına ses çıkaran ve bu karanlık dönemde umudu yeşertenlerin yine kadınlar olduğunu hatırlatan Talay, "İran’da Jina Êminî’nin başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle öldürülmesinin ardından direnişin sembolü haline gelen ‘Jin, Jiyan Azadî’ şiarı ile sesimizi arşa yükseltiyoruz. Şili’den Afganistan’a, Filistin’den Suriye’ye, İran’dan Uygur’a eril şiddetin tahakkümüne karşı direnen kadınları selamlıyor, bu uğurda hayatını kaybeden kadınların derin hüznünü taşıyoruz. Bizler kamusal alanda var olabilmek için direnen Afgan kadınlarını, özgürlüğe ruhunu adayan İranlı kadınları, Nagehan Akarsel’i, Gülistan Doku'yu, İpek Er’i, Fatma Altınmakas’ı, Pınar Gültekin’i, Taybet Ana’yı, Emine Şenyaşar’ın adalet nöbetini ve daha onlarca, yüzlerce kadını unutmadık, unutmayacağız. Kadınlara sözümüzdür. Mücadelemizin unutulmasına izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

 

'KADIN KAZANIMLARI LÜTUF DEĞİL'

 Kadınların yüzyıllardır eşitlik ve özgürlük mücadelesi verdiğini dile getiren Talay, şöyle devam etti: “Kadınların kazanımları lütuf değil, emek emek işlenmiş, adım adım elde edilmiş haklardır ve bizler haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Bedenimiz, yaşam tarzımız ve tercihlerimize müdahale edilmesini kabul etmeyeceğiz. Devlet bütün kurumları ve politikaları ile kadın karşıtı bir yerde durmakta ve kadına yönelik şiddeti yeniden üretmektedir. Şiddet döngüsünden kurtulmaya çalışan kadınlar defalarca kez kolluğa başvurmakta ancak sonuç alamamaktadır. Türkçe bilmeyen kadınlar, dil desteği sunulmadığı için koruyucu ve önleyici tedbirlere ulaşamadıkları gibi yargılama süreçlerinde de dışarıda kalıyor ve adalete erişemiyor. Bu durum, yargının cezasızlık politikası ile birleşince önüne geçilebilecek şiddet ve cinayet olaylarının göz göre göre gerçekleşmesi sonucunu doğurmaktadır. Biz kadınlar eşit ve özgür bir dünyanın umudunu taşıyoruz. Bütün yasaklamalara, baskıcı ve yozlaşmış politikalara inat daha iyi bir dünya ihtimalini savunmaya devam edeceğiz."

Açıklama "Jin jiyan azadî" sloganıyla sona erdi.

 

ADANA

Adana Barosu, adliyedeki kadın meslektaşları ve adliye çalışanlarına karanfil dağıtarak, 8 Mart’larını kutladı. Daha sonra avukatların salonunda yapılan açıklamada konuşan Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Açelya Can Güneş, "Uzun mücadelelerle elde ettiğimiz hak ve kazanımlarımıza zarar verecek her türlü zihniyetin, söylemin ve girişimin karşısında olacağımızı, şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir Türkiye ve dünya için dayanışma ile mücadele edecek ve İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz" dedi. Avukatlardan Ayça Kara Sığırcı da, ayrımcılık, yoksulluk ve şiddetin son bulduğu, kadın emeğinin görünür olduğu bir dünya için mücadele ve dayanışmanın süreceğini söyledi.

 

ANTALYA

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi, sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklamayı okuyan SES Antalya Şubesi Kadın Sekreteri Nurcan Eğlenti, “Mücadele tarihimizden ve haklılığımızdan aldığımız güçle haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Bu 8 Mart’ta da ataerkil kapitalizmin sömürüsünden, eril zihniyetin tahakkümünden kurtulana dek kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz. İş yerinde, evde, sokakta ve toplumun her alanında yaşamlarımıza uygulanan tecridi birlikte mücadele ederek yıkacağız. Haklarımızdan, hayatlarımızdan, bedenlerimizden, kimliklerimizden, kentlerimizden, iş yerlerimizden vazgeçmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Eğlenti, daha sonra taleplerini sıraladı.

 

URFA

Urfa Barosu Emek Komisyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında mevsimlik tarım işçisi kadınların yaşadığı zorluklara dikkati çekmek amacıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamaya komisyon üyelerinin yanı sıra Baro Başkanı, yöneticiler ve barodan çok sayıda avukat katıldı. Baro binası önünde yapılan açıklamada komisyon adına konuşan Zehra Çelik, mevsimlik tarım işçiliği yapan kadınların yaşadıkları sorunları anlattı.

Kadınların ve kız çocuklarının 12 saatlere varan mesailerden sonra ev içerisinde temizlik, yemek gibi pek çok işi yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Çelik, şunları söyledi: "Çadır alanlarında banyo ve tuvaletin olmaması nedeniyle hastalıklar oluşmaktadır. Yaşadıkları ve çalıştıkları yerlerde market, eczane olmaması nedeniyle hijyen ürünlerine ve ped ürünlerine erişememektedirler. Gebe olan kadınlar yeterli beslenememekte ve gerekli bakımı yapamadıkları için sağlıklı bir gebelik sürdürememektedirler. Kadınların ve kız çocukların ev ve iş hayatına ilişkin sorumluluklarının günlük 12-13 saati geçmesi psikolojik ve sosyal anlamda gelişmelerini engellemektedir. Kadınlar ve kız çocukları aile içerisinde verilen kararlara katılmaktan çok uymaktadırlar. Aile içerisinde karar verici konumda değiller. Aileyi geçindirmeleri nedeniyle kız çocukları eğitimlerini yarıda bırakmaktadır. Aileleri tarafından genç yaşta ya da çocuk yaşta evlendirilmektedir." Çelik, 2020 yılnda Riha'dan yaklaşık 27 bin aileden 300 bin kişinin mevsimlik tarım işçisi olarak başka kentlere gittiğini ve siyasi partilerin bu durumu gözönünde tutmasını istedi. Çelik, devamında 8 Mart'ı kutlayarak, tüm kadınların onurlu yaşamı ve saygın koşullarda çalışmayı hak ettiğini dile getirdi.

 

İZMİR

DİSK Genel-İş İzmir Şubeleri, eski Leman Kültür Merkezi'nden Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne kadar yürüyüş düzenledi. Yüzlerce kadın, “Sömürüye, şiddete, yoksulluğa karşı sokaktayız” pankartı açarak, “İtiat yok itiraz var”, “Alışın her yerdeyiz” ve “Görünmeyen emek sesini yükselt” dövizleriyle yürüdü. Yürüyüş boyunca "Jin, jiyan, azadî" ve "Susma haykır şidete hayır" sloganları atıldı.

DİSK Genel-İş İzmir 7 Nolu Şube Başkanı Özgür Genç, 8 Mart'ın işçi kadınların mücadelesi ve dayanışmasının güçlü bir ifadesi olduğunu vurguladı. Genç, "Bu anlamlı gün, kadınların çalışma koşullarını iyileştirmek ve eşitlik mücadelesini ilerletmek için verdikleri cesur savaşın simgesidir" dedi.

 

Eylem, çekilen halaylarla son buldu.

 

ANKARA

 Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, Genel Merkez’de basın toplantısı düzenledi. TTB üyesi kadınların katıldığı açıklamayı TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Üyesi Ebru Demirel okudu. Bir diğer üye İlkay Çelik ise TTB’nin 8 Mart taleplerini sıraladı. Üretim ilişkilerinin değiştiği ve dünya düzeninin kapitalist, rantçı, erkek egemen halini almaya başladığı günden bu yana, kadınların yaşanabilir bir dünya için mücadele ettiklerini belirten Demirel, “Sağlığın en temel uygulamalardan itibaren paralı hale geldiği bu sistemde sınıf ayrımı derinleşmiş, kadınlar, özel gereksinimleri ile en fazla zarar gören grup haline gelmiştir. İktidarın gerici söylemleri nedeniyle yasal hak olan kürtaj kamu hastanelerinde tıbbi endikasyon dışında yapılmamaya başlanmıştır. Çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlara tek adres özel hastaneler gösterilmiş, özellikle yoksul kadınlar seçeneksiz bırakılmıştır” dedi. 

Açıklamanın ardından TTB’nin 8 Mart taleplerini sıralandı.

 

İSTANBUL

 Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bakırköy Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair Bakırköy’de bulunan Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı.

“Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz; Bizim mücadele kararlı özgürlükte ısrarcıyız” pankartı açan SES üyeleri adına açıklamayı Şube Kadın Sekreteri Sevgi Kızılırmak okudu.

 8 Mart’ın her türden baskıya ve şiddete karşı direnişi simgeleyen önemli bir mücadele günü olduğunu belirten Kızılırmak, iktidarın saldırılarına karşı kadın ve emekçilerin örgütlü mücadeleyi sürdüreceklerini dile getirdi. Kızılırmak, “Hindistan’da ve Bangladeş’te tekstil, tarım ve farklı iş kollarından kadınların grevleri, İsviçre’de yüz binlerce kadının ‘Kadın mücadelesi sınıf mücadelesidir’ şiarıyla, İzlanda’da 100 bin kadının ücret eşitliği ve şiddetin önlenmesi talebiyle yaptıkları eylemler, İran’da, Irak’ta, Rojava’da ve Afganistan’da ‘Jin, Jiyan, Azadi’ şiarını yükselten kadınların mücadelesine birçok ülkeden kadınların ses verdiğine, dayanışma için sokaklarda olduğuna tanık olduk” diye belirtti.

 

KADINLAR HER ALANDA

 Kadınların her alanda olacaklarını ve haklarına dönük saldırılar karşısında direneceklerini vurgulayan Kızılırmak, “Türkiye’de de kadınlar kazanılmış haklarına dönük saldırılar karşısında ‘Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat etmiyoruz!’ diyerek alanlardaydı. Özak’ta Agrobay’da ve irili ufaklı işçi direnişlerinde işyerlerinde mücadele etmeyi sürdürüyor; emek sömürüsüne, yoksulluğa, şiddete tacize karşı seslerini örgütlü bir şekilde yükseltiyor” dedi.

 Erkek egemen zihniyeti ve pratiklerine karşı kadınların öz savunma pratiklerini geliştireceklerini ve bu konuda örgütleneceklerini belirten Kızılırmak, “Öz savunma pratiğini yaşamsallaştıran kadınlara ve elbette örgütlenerek bir öz güce ulaşan kadınlara, birbirimizden öğrenerek dayanışarak aşacağımızı biliyoruz. Rojava’dan Filistin’e Afganistan’dan İran’a kadınların sesini sözünü eylemini çoğaltarak hep birlikte bu karanlığı aşacağız” şeklinde konuştu. Kızılırmak, daha sonra kadınlar olarak taleplerini sıraladı. 

 

SİİRT

 İHD Siirt Şubesi, dernek binası önünde açıklama yaptı. DEM Parti Siirt Milletvekili Sabahat Sarıtaş Erdoğan ile Siirt Belediye Eşbaşkan adayı Sofya Alağaş'ın yanı sıra çok sayıda kadın açıklamaya katıldı. İHD Siirt Şube Başkanı Sohbet Altan Çetin, "Kadın kurtuluş mücadelesi devam ediyor. Ama dünyanın birçok bölgesinde yaşanan savaşlar da devam ediyor. Erkek egemen ve militarist devlet politikaları maalesef kadınlara savaşı dayatıyor. Savaşın en büyük mağdurları da kadınlar oluyor. Bugün dünyanın birçok bölgesinde Rojava’da, Filistin’de, İsrail’de, Libya’da, Suriye’de, Ukrayna’da kadınlar, savaş mağduru oluyorlar. Kadınların kendi mücadeleleri sonucu elde ettikleri en büyük kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nden imza çeken resmi yetkililer, kadınlara maalesef ki ayrımcı politikalar uygulamaya devam ediyor” dedi.

Açıklama “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla sona erdi.